20 Mart 2016 Pazar

Patch Adams'dan Robin Williams'a

 Tom Shadyac’ın yönettiği 1998 yapımı Patch Adams gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Hunter Doherty "Patch" Adams "hayata renk katarak" mizah yoluyla tedaviye katkıda bulunmayı amaç edinmiş Amerikalı bir doktor. Tüm dünyanın sağlık sisteminin ve anlayışının kanayan yarasına parmak basan filmde Patch Adams’ı Robin Williams canlandırıyor. Patch Adams burnu havada doktorlardan değil. Hastalarının seviyesine iniyor, onlarla empati kuruyor, dünyaya onların gözünden bakıyor.

   Film, Patch Adams’ın intihara teşebbüs ettikten sonra akıl hastanesine yatmasıyla başlar. Orada bir akıl hastasına yardım eden Adams, doktor olmaya karar verir ve akıl hastanesindeki iki senenin ardından tıp fakültesine gider. Birinci sınıfların hastaneye girmesi yasakken Patch Adams, hastaneye sık sık girer ve hastalara düzenin koruyucusu doktorlardan daha farklı davranır. Bu farklı davranma durumundan dolayı sürekli uyarılar alsa da tıp fakültesinin en başarılı öğrencisi olarak da dikkat çeker. Uyarılara kulak asmayan Adams, düzen içinde doktorluk yapmak istemez. Arkadaşlarıyla birlikte kendi hastanesini kurmak ister. Herkesin “insan” olduğu, kimseden ücret alınmayan hayallerinin hastanesini başından geçen onca zorluğa rağmen kurar. Hastaneyi kurma aşamasında sevgilisi öldürülür. Yamacın başına gider, intihar etmesini bekleriz. Yamacın başı, hayatın sonudur. O sırada omzuna bir kelebek konar ve yaratıcıya isyan etmek yerine kaderci bir bakış açısıyla yaşama tutunur. Ümitvar ruh halini korur. Patch Adams insana umut aşılayan filmlerden biridir. Önemli olanın titrler değil insan olduğunu göze sokarcasına vurgular. Dante şöyle der; yaşam serüvenimin ortasında kendimi bir karanlık ormanda buldum, çünkü doğru yolu kaybetmiştim.

    Peki, hayatı boyunca umut veren, yaşam sevinci olan rollerde oynayan Robin Williams neden intihar eder? Jung 4 arketipten bahseder: Persona, Anima ve Animus, Gölge, Ben. Persona, maske anlamına gelir. Bizi topluma görünmek istediğimiz şekilde sunar. Gölge ise insanın temel içgüdülerini içerir. Robin Williams personası ile gölgesi arasında uçurum olan bir insandı. Zengin bir aileden gelen Robin Williams öğrencilik yıllarında akıllı ve çalışkan bir öğrenciydi. 63 yaşında intihar eden oyuncu yaşamı boyunca üç şeye karşı mücadele verdi: Alkol, kokain ve depresyon. Oğlu doğduğunda kokaini bıraktı, alkolü 20 yıl bıraktı ve ayık kaldı. 2004 yılında Alaska’da bir film çekimi sırasında minik bir viski şişesini açarak alkole tekrar başladı. Bu bir anlık sapma bir hafta içinde alkolikliğinin tam olarak nüksetmesine yol açtı. Yirmi yıllık ikinci karısından boşanmasına yol açan bu büyük geri adımdan sadece rehabilitasyon merkezine yatarak kurtuldu. O şamatacı, içi içine sığmayan, kontrol edilemeyen enerjisinin temelinde depresyon her zaman vardı. Depresyondan mustarip pek çok kişideki gibi o çılgın imajıyla bu karanlığı olabildiğince bastırmaya çalıştı. Para, başarı, şan, şöhret… Sadece Robin Williams’ın sanatına değil sanatının ona kazandırdıklarına baktığımızda da aktörün ölüm haberi anlaşılmaz geliyor.

 Başta Patch Adams olmak üzere birçok filminde her şeye rağmen hayatın yaşanabilir ve güzel olduğunu, en umutsuz anlarda bile karamsarlığa kapılmamak gerektiğini, bir tebessümün çok şey değiştirebileceğini öğütleyen Robin Williams, ağlayan palyaço hikayesini en sert şekilde yüzümüze vurarak aramızdan ayrıldı. 11 Ağustos 2014 tarihinde Kaliforniya'daki evinde ölü bulundu. Yapılan soruşturmanın sonunda kendisini asarak öldürdüğü anlaşıldı. Tamamen ayık bir şekilde intihar ettiği ortaya çıktı. Williams'ın eşi Susan Schneider, Robin'in ölümünden bir süre önce parkinson hastalığının ön safhasında olduğunu öğrendiği ve bu nedenle depresyona girdiğini belirtmişti. Cenazesi 12 Ağustos'ta yakıldıktan sonra külleri San Francisco Körfezi’ne döküldü.
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          F.T.

1 yorum:

  1. Filmden yola çıkarak Robin Williams'a odaklanması hoş olmuş, başarılar..

    YanıtlaSil